İstanbul – Ljubljana – Bled Gölü

Gezimiz, saat 04.00’te İstanbul Havalimanı Dış Hatlar Gidiş Terminali’nde buluşmayla başlıyor. Bilet, bagaj ve pasaport işlemlerimizin ardından Türk Hava Yolları’nın TK1061 sefer sayılı uçağı ile saat 07.15’te Ljubljana’ya doğru havalanıyoruz. Varışımızın ardından, sosyal medyada sıkça karşımıza çıkan ve “Bir gün mutlaka gitmeliyim” dediğimiz, doğanın en zarif armağanlarından biri olan Bled Gölü’ne hareket ediyoruz.

Gölün yüzeyinden yaklaşık 100 metre yükseklikte, kayalıklar üzerine kurulmuş Orta Çağ’dan kalma büyüleyici mimarisiyle Bled Kalesi, gölün tam ortasında yer alan ve 17. yüzyıldan günümüze ulaşan Barok tarzdaki tarihi kilise ile birlikte sizi adeta bir masalın içine davet ediyor. Buradaki gezimizin ardından, Bled Gölü’nde serbest zaman sunuyoruz. Dilerseniz geleneksel 'pletna' tekneleriyle gölde keyifli bir gezinti yapabilir, kalenin (giriş ücretlidir) tepesindeki kafede manzaraya karşı kahvenizi yudumlayabilir, göl kıyısında tam tur yürüyüşe çıkabilir ya da göle nazır cafelerde huzurun tadını çıkarabilirsiniz.

Bled gezimizi tamamladıktan sonra rotamızı, Avrupa’nın en yeşil şehirlerinden biri olarak anılan Ljubljana’ya çeviriyoruz. Nehirle iç içe geçmiş bu zarif şehir, köprüleriyle de oldukça ünlü. Tarihte ayakkabıcıların ürünlerini sergilediği Kunduracılar Köprüsü, şehrin simgesi haline gelmiş Üçlü Köprü, aşıkların kilitlerle süslediği Kasap Köprüsü ve Ejderhalar Köprüsü, Ljubljana’nın karakteristik dokusunu yansıtan önemli noktalar. Ayrıca Preseren ve Kongresni Meydanı, grafitilerle dolu duvarları ve sokaklara asılmış eski ayakkabılarıyla dikkat çeken, rengarenk atmosferiyle Trubarjeva Caddesi de gezimizde göreceğimiz yerler arasında.

Şehir turumuzun ardından, enerjik ve eğlenceli atmosferiyle öne çıkan Ljubljana şehir merkezinde serbest zaman veriyoruz. Günün sonunda ise otelimize geçiyor ve geceleme için dinlenmeye çekiliyoruz.

Ljubljana - Postajna Mağarası - Opatija

Sabah kahvaltımızın ardından, sizleri büyüleyecek ve etkisi uzun süre hafızalarda kalacak doğa harikası bir noktaya, UNESCO koruması altındaki Postojna Mağarası’na doğru yola çıkıyoruz. Dünyanın en uzun yer altı mağaralarından biri olan bu etkileyici doğa yapısını keşfetmeye, mağaranın belli bir kısmına trenle ilerleyerek başlıyoruz. Ardından rehber eşliğinde, sarkıt ve dikitler arasında yapacağınız yürüyüşte mağaranın büyüleyici atmosferine hayran kalacaksınız.

Postojna Mağarası gezimizin ardından, Hırvatistan’ın Istria Yarımadası kıyısında yer alan ve ülkenin en zarif sahil kasabalarından biri olan Opatija’ya doğru hareket ediyoruz. Palmiye ağaçlarıyla bezeli kıyı şeridi, etkileyici doğası ve tarihi dokusuyla Opatija, adeta kartpostallardan fırlamış bir atmosfer sunuyor. Gezimizde; Adriyatik’in muhteşem manzarasını izleyebileceğiniz ünlü Lungomare yürüyüş yolu, birçok romantik efsaneye konu olmuş kentin simgesi Martılı Kız heykeli, 15. yüzyıldan kalma St. James Kilisesi ve dünyanın dört bir yanından getirilen bitki türleriyle donatılmış yemyeşil Angiolina Parkı’nı ziyaret ediyoruz.

Keyifli bir şehir turunun ardından otelimize yerleşiyoruz. Günün kalan kısmında serbest zaman. Dilerseniz, zümrüt rengi sulara sahip, mavi bayraklı Satina Plajı’nda denize girebilir; Opatija Marina’da deniz manzarası eşliğinde vakit geçirebilir ya da huzur veren atmosferiyle kıyı boyunca keyifli bir yürüyüş yaparak şehrin tadını çıkarabilirsiniz. Geceleme otelimizde.

Opatija – Plitvice Ulusal Parkı

Sabah kahvaltımızın ardından, ilk olarak Hırvatistan’ın en büyük üçüncü şehri ve aynı zamanda ülkenin en büyük limanına ev sahipliği yapan Rijeka’ya doğru yola çıkıyoruz. Burada kentin kalbinin attığı ana cadde Korzo’da kısa ve keyifli bir yürüyüş yaparak şehrin enerjisini hissediyoruz.

Ardından rotamızı, doğa tutkunlarının hayran kaldığı, UNESCO Dünya Doğa Mirası Listesi’nde yer alan Plitvice Milli Parkı’na çeviriyoruz. Yılda yaklaşık 2 milyon ziyaretçiyi ağırlayan bu etkileyici parkta; turkuaz renkteki birbirine bağlı 16 göl, aralarda saklı kalan büyüleyici şelaleler, çeşitli kuş ve hayvan türleriyle dolu bir ekosistem ve doğayla bütünleşmiş ahşap yürüyüş patikaları eşliğinde unutulmaz bir keşfe çıkıyoruz. Yemyeşil ormanların içinde, her adımda hayranlıkla “Cennet herhalde tam da böyle bir yer” diyeceğiniz manzaralar sizi bekliyor.

Neredeyse tüm günü bu doğa harikası parkta geçirdikten sonra, bölgedeki otelimize geçiyoruz. Geceleme otelimizde.

Plitvice Ulusal Parkı – Zadar

Sabah kahvaltısının ardından, Alfred Hitchcock’un “Dünyadaki en güzel gün batımı Zadar sahilinden seyredilebilir.” sözünün hakkını veren Zadar’a doğru yola çıkıyoruz. Yol boyunca sizi çevreleyen sonsuz yemyeşil doğa eşliğinde keyifli bir yolculuk yapıyor, öğle saatlerinde Zadar’a varıyoruz.

Şehirde ilk olarak Narodni Trg adlı ana meydanı, 19. yüzyıldan kalma Zadar Saat Kulesi’ni ve Roma dönemine ait kalıntılarla dolu Roman Forum bölgesini keşfediyoruz. Gezimizin ardından verilecek serbest zamanda şehrin atmosferini hissedebilir, keyifli anlar yaşayabilirsiniz.

Akşam saatlerinde ise unutulmaz gün batımı manzarasını izlemek üzere sahilde buluşuyoruz. Zadar’ın simgelerinden olan ve Hırvat mimar Nikola Baši’nin tasarladığı, 70 metre uzunluğundaki mermer basamakların altına yerleştirilen farklı çap ve uzunluktaki 35 tüp sayesinde deniz dalgalarının ve rüzgarın sesini doğal bir orkestraya dönüştüren “Sea Organ”ı dinlerken büyüleneceksiniz. Ardından, güneş enerjisinin gündüz depolanıp akşam ışık oyunlarına dönüştüğü, etkileyici görsel şölen “Greeting to the Sun”u hayranlıkla izleme fırsatı bulacaksınız.

Gün batımının ardından otelimize geçiyor ve gecelememiz için dinlenmeye çekiliyoruz.

Zadar–Sibernik–Trogir –Split

Sabah kahvaltısının ardından, kayalara adeta dantel işlenmiş gibi uzanan Dalmaçya Kıyıları’nın üçüncü büyük kenti ve Orta Çağ’dan kalma büyüleyici kasaba Šibenik’e doğru yola çıkıyoruz. 15. yüzyıldan günümüze ulaşan tarihi yapıları ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan, Rönesans ile Gotik mimarinin eşsiz birleşimini yansıtan Sveti Jakov Katedrali şehrin en önemli simgesi. Şirin ve renkli dar sokaklarında yapacağımız gezide, Hırvat kültürünün tüm izlerini hissedeceksiniz.

Šibenik turumuzun ardından, ağaçlarla çevrili ve denize uzanan küçük kasabalardan geçerek 2.300 yıllık geçmişe sahip, sadece Adriyatik’in değil tüm Avrupa’nın en iyi korunmuş Romanesk-Gotik eserlerine ev sahipliği yapan Trogir’e ulaşıyoruz.

Günün son durağı olarak Hırvatistan’ın ünlü liman kenti Split’e varıyoruz. Burada, Doğu Roma İmparatorluğu’ndan miras kalan en iyi korunmuş yapılardan biri olan Diocletianus Sarayı’nı ziyaret ediyoruz. Canlı Akdeniz hayatının kalbi olan Riva sahilinde yürüyüş yapabilir, çam ormanlarıyla kaplı Marjan Tepesi’nde doğayla baş başa kalabilirsiniz. Ayrıca, serbest zamanınızda muhteşem şehir manzaralarını seyredeceğiniz St. Dominus Çan Kulesi’ni gezerek Split turumuzu tamamlıyoruz.

Turun ardından otelimize geçiyor, serbest zamanın keyfini çıkarıyoruz.

Split – Hvar Adası – Split

Kahvaltının ardından, Split limanından hareketle yaklaşık 2 saat sürecek keyifli bir deniz yolculuğu ile Hırvatistan’ın en ünlü adası Hvar’a geçiyoruz. Antik çağlardan günümüze uzanan zengin tarihi, güzel çakıllı plajları, Arnavut kaldırımlı dar sokakları ve nefes kesici doğal güzellikleriyle Hvar Adası, keşfedilmeyi bekleyen eşsiz bir cennet. Burada yapacağımız gezide adanın büyüsüne kapılacaksınız.

Turumuzun ardından feribotla tekrar Split’e dönüyor, şehirde serbest zamanın ardından otelimize geçiyoruz. Geceleme otelimizde.

Split – Omis – Makarska – Neum

Dalmaçya Kıyıları’nın birbirinden güzel sahil kasabalarını keşfetmeye devam ediyoruz. Bugünün ilk durağı, Adriyatik Denizi ile Cetina Nehri’nin buluştuğu noktada yer alan, kumlu plajları, koyları ve sarp kayalıklarıyla büyüleyen Omis. Burada doğanın sunduğu eşsiz manzaraların keyfini çıkarıyoruz.

Ardından, Biokovo Dağı’nın etkileyici doğası ile Adriyatik’in mavi sularının muhteşem uyumunu sunan Makarska’ya geçiyoruz. Bu bölge doğanın cömertliğini hissettiği yerlerden biri; uzun çakıllı plajları ve berrak deniziyle Makarska, sakin koylarında huzur bulabileceğiniz gibi, hareketli sahil şeridindeki restoran ve kafelerde şehrin canlı atmosferini de deneyimleyebilirsiniz. Taze deniz ürünleri ve balık yemeklerini tatmayı unutmayın.

Makarska’daki keyifli gezimizin ardından Bosna Hersek sınırına geçerek Neum’da bulunan otelimize yerleşiyoruz. Geceleme otelimizde.

Neum – Dubrovnik - İstanbul

Sabah kahvaltısının ardından Dubrovnik’e doğru yola çıkıyoruz. Varışımızın ardından akşam uçuş saatine kadar Adriyatik’in incisi Dubrovnik’i keşfe başlıyoruz. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan şehrin en işlek caddesi Stradun’da yürüyüş yapıyor, muhafızlarıyla ünlü Pile Kapısı’nı ziyaret ediyoruz. 1400’ler ve 1500’lerde veba salgını korkusuyla şehre giren herkesin mutlaka yıkandığı Onofri Çeşmesi’ni görüyoruz. Yaklaşık 2 km uzunluğunda ve 25 metre yüksekliğindeki dünyaca ünlü Şehir Surları boyunca ilerleyerek tarihi dokuyu hissediyoruz.

Gotik ve Rönesans mimarisinin barok dokunuşlarla taçlandığı Rektör Sarayı, 1317’den beri hizmet veren, içerisinde kilise, müze ve eczanesiyle dikkat çeken Franciscan Manastırı’nı da ziyaret ederek Dubrovnik turumuzu tamamlıyoruz. Tur sonrası serbest zaman veriyoruz.

Dileyen misafirlerimiz, şehir surlarından Dubrovnik’i farklı açılardan izleyebilecekleri kale turuna katılabilirler. Kısa ve keyifli bir teleferik yolculuğu ile manzara seyir tepesine çıkarak kuşbakışı şehri seyredebilir, kale dışındaki kayalıkların üzerindeki şirin cafe ve barlarda zaman geçirebilirler.

Serbest zamanın ardından Dubrovnik Havalimanı’na hareket ediyoruz. Bilet, bagaj ve pasaport işlemlerinin ardından Türk Hava Yolları’nın TK 440 sefer sayılı uçuşu ile saat 20:45’te İstanbul’a hareket ediyoruz. Türkiye yerel saatiyle 23:45’te varış ve turumuzun sonu.